T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
SAMSUN / BAFRA - 30 Ağustos İlkokulu

Vefalı Olmak

Vefalı Olmak Nedir

Vefalı olup hıyanet etmemek ancak sevgi düşünceleriyle dolup taşmakla mümkündür. İnsanı fedakarlıklarla koşturan vefa duygusudur.

İçindeki güzel hissiyatla bütünleşmektir vefa.

Sevdiklerimizin sevinciyle sevinmek, acılarını paylaşmaktır vefa.

İyi ve zor günlerde eğilmeden dimdik durabilmektir vefa. Menfaatlerine zıt düştüğünde sırat-ı müstakimi bırakmayıp dallin güruhuna katılmamaktır vefa.

Maneviyatla bağlı olmaktır vefa. Kader birliği yaptığı dostlarını dünyada da ukbada da terketmemektir vefa.

Yılların eskitemediği hep taze kalan bir güldür vefa. Gül dikensiz olmaz. Gülden üfülüfül esen güzel rayihaları koklayıp dikenlere takılmamaktır vefa.

Hayatının her karesinde gerçeklere tercüman olup yalana tevessül etmemektir vefa.

Vazifelerini iç dünyasıyla bütünleşmiş olarak yaparak mürailiğe düşmemektir vefa.

Kanatlandırıp semalarda uçuracak bir rüzgar yakalamaktır vefa.

İnandığı değerler uğruna şairin ifadesiyle “anadan, yardan, serden” geçmektir vefa.

Elestbezminde verdiği ahde sadık kalmaktır vefa.

Yükün ağırlığından belleri bükülse de gemiyi terketme pespayeliğine düşmeden dostlarını yalnızlığa mahkum etmeyip ümit kırmamaktır vefa.

Sayıları az olsa bile kendilerinden çok büyük yığınları mağlup ettiren gönüllerin aynı heyecanlarla çarpmasıdır vefa.

“Gök üzerimize gelse semi’na ve eta’na, yer bizi yutsa semi’na ve eta’na, ateşlerle çepeçevre sarılsak semi’na ve eta’na” deyip büyükleriyle yaptığı ahd-ü misake her halükarda bağlı kalmaktır vefa.

Hakiki dostlar, her nefeslerini vefa diyerek soluklarlar. Bunlara mahrem kapılar açılır, içeriye buyur edilir ve semavi sofralarda telezzüz ederler.

Kin ve nefret dolu gönüllerde vefadan bahsetmek mümkün değildir. Her dönemeçte ayrı bir akrep gibi sözünde durmayı bekleyenleri zehirlemekten zevk alırlar. “Semi’na ve asayna” şiarı olmuştur onların.

Büyüyor gibi görünmeleri kesirin darbı (çarpılması) ile küçülmesi gibi, daha da kötü durumlara düşmelerine sebep olur vefası olmayan kalabalıkların.

Bazı kişiler için “iyi gün dostu” deyimi kullanılır. İşlerin avamca ifadesiyle tıkırında olduğu zaman hep yanında, zor zamanlarında sırra kadem basmıştır onlar. Bunlar hakiki dost değil menfaatlerinin kulları olmuşlardır. Her gün yüzbin defa kıble değiştirenler, her an yaptıkları yeminleri bozup hanis olanlar, gönüllerinden vefa duygusunu silip süpürmüşlerdir. Nerelerinden baksanız hep riyakarlık, kendini gösterme hastalığı çıkar karşınıza. Vefalı olmayı bilmeyenler hep “Brutus” gibi olacak ve “sen de mi Brutus?” demeye mahkum olacaklardır.

Vefa soluklanmayan ailelerde güven yoktur ve o evde mutluluktan bahsetmek mümkün olmaz.

Vatandaşta devlete güven yoksa vergi kaçırmanın, kanunları delmenin yolları araştırılır. Devletin vatandaşa güveni yoksa sahip çıkması gereken kendi insanını düşman görür ve ağır kararlarla ezer.

Vefa duygusu kalmamış bir yerde herkes birbirine şüpheyle bakmaya başlar. Şüpheci felsefeciler gibi yarı yolda kalmaya mecbur kalırlar.

Vefasızlar, gülleri görmez, bozuk plak gibi hep dikenleri sayıklar dururlar.

Bizim kültürümüzde yeni bir yuva kurulurken “iyi ve kötü günde beraber olmak” diye gelin ve damattan söz alınır. Ev kurarken böyle denildiği gibi, arkadaşlarımızla da iyi ve kötü günde beraber olmak vefa anlayışımızın gereğidir. Bir dönemde “Vefa İstanbul’da bir semtin adıydı. Şimdiki nesiller onu da dümdüz ettiler” diyenlerin yanında, toplumuzda vefa dolu insanlar hep var olmuştur ve var olmaya devam edecektir. Kendilerinden vefa bekleyenleri inkisar-ı hayale uğratmayacaktır. Öncekileri kudsilerden onlara tevarüs eden de budur zaten.

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 19.12.2017 - Güncelleme: 14.05.2024 10:11 - Görüntülenme: 303
  Beğen | 2  kişi beğendi